Trafik polisleri ve jandarma tarafından yapılan uygulamalarda karşılaşılan bazı durumlarda alkolmetre ölçümü hatalı sonuçlar verebilmektedir. Bu duruma sebep olan etkenlerden başlıcaları, alkol bazlı ağız temizleme losyonları, ağız alkolü ve alkolmetre cihazlarından kaynaklanan problemlerdir.
Ağız Alkolü Nedir? Cihaza nefes üflenirken, ağız içerisinde (dişlerde, damakta, dilde) bulunan alkolün de gönderilmesidir. Bu değere ağız alkolü denilmektedir. Alkolmetre ile ölçüm yapan personel, ağız alkolü etkisinden arındırılmış ve doğrudan akciğerlerin derinliklerinden üflenmiş nefes olmasını sağlamak için, sürücünün son alkolü alma süresi üzerinden en az 20 dakika geçmesi beklenilmelidir.)” hükümleri düzenlenmiştir.
31/10/2011 tarihinde İçişleri Bakanlığınca onaylanan “Trafik Denetimlerinde Ve Trafik Kazalarında Alınacak Önlemlere İlişkin Yönerge”nin “Alkol denetiminde dikkat edilecek hususlar” başlıklı 29 uncu maddesinde; “Ölçülen değerin gerçek alkol düzeyi olması için, alkol alımı ile ölçüm yapılan zaman arasında en az 20 dakikalık zaman geçmiş olmasına özen gösterilir. (Sürücü alkol aldıktan hemen sonra alkol testine tabi tutulur ise, sonuç yüksek bir değer çıkabilmektedir. Bunun nedeni, cihaza nefes üflenirken, ağız içerisinde (dişlerde, damakta, dilde) bulunan alkolün de gönderilmesidir. Bu değere ağız alkolü denilmektedir. Alkolmetre ile ölçüm yapan personel, ağız alkolü etkisinden arındırılmış ve doğrudan akciğerlerin derinliklerinden üflenmiş nefes olmasını sağlamak için, sürücünün son alkolü alma süresi üzerinden en az 20 dakika geçmesi beklenilmelidir.)” hükümleri düzenlenmiştir.
Dişler ve ağız mukozasındaki alkol sonucu yüksek gösterebileceğinden doğruya yakın bir ölçüm yapılabilmesi için alkol alımından en az 20 dakika sonra ölçüm gerçekleştirilmelidir. Dolayısı ile alkol uygulamasına tabi olacak olan kişinin böylesi bir durumda uygulamayı yapacak kolluktan 20 dakika geçmesinin beklenmesini talep etme hakkı bulunmaktadır.
Alkolmetre Ölçüm Cihazları Mevzuatı
T.B.M.M. Kamu Denetçiliği Kurumuna (KDK) yapılan başvuru sonucu Bahse konu davadaki kullanılan alkolmetreyi üreten firma KDK’ye verdiği yanıtta “…her yıl firmaları tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü personeline konuya ilişkin eğitim verildiği, kalibrasyonun gerçekleştirilen ölçüm sayısından bağımsız olduğu ve her altı ayda bir gerçekleştirilmesinin gerektiği, cihazın otomatik olarak ölçümden sonraki 1-2 dakika içerisinde sıfırlandığı, cihaz tarafından yanlış ölçümün iki sebebe bağlı olarak gerçekleşebileceği, birinci sebep olarak sürücünün alkol içeren fakat kana karışmayan alkollü ağız gargarası vb. kullanımının kanda alkol olmamasına rağmen yanıltıcı yüksek sonuç alınmasına yol açabileceği, ikinci olarak ise cihazda anlık bir sorun yaşanmış olabileceği” ifadelerine yer verdi.
KDK kararı sonuç bölümünde, başvurucunun başvurusu kabul edilerek, sürücülerin teknik cihazla (alkolmetre) ölçüm sonucunun 1,00 promilin üzerinde olması halinde mevcutlu olmak kaydıyla, 1,00 promilin altında ise ispat yükümlülüğü kendilerine ait olmak üzere makul bir süre içerisinde Sağlık Bakanlığına bağlı bir sağlık kuruluşuna başvurarak kan testi yaptırmalarının ve aynı zamanda hekim tarafından muayene edilmelerinin müeyyide altına alınması yönünde emniyet ve jandarmadan mevzuat değişikliği talep edildi.
Alkolmetre ile ölçümün gerekli bekleme sürelerine riayet edildikten sonra gerçekleştirilmesi için mevzuat değişikliği talep edildi. Emniyet, jandarma, Adalet Bakanlığı, bu bakanlığa bağlı Adli Tıp Kurumu ile Mevzuat Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsünden (TSE); sürücü belgesi geri alma tutanağının revize edilmesi ve tutanakta kişilerin itirazlarına ilişkin olarak izlemeleri gereken prosedürün detaylı bir şekilde belirtilmesi, itiraz için sağlık kuruluşlarına başvurmaları halinde (polis ya da savcıdan) sevk yazısı talep edilmeksizin gerekli kan testi ve muayenenin sağlık kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesi, numunelerin dava süresince saklanması, alkolmetre cihazlarının standardizasyonu, cihazların taşıması gereken teknik özellikler ile kullanım ve bakım esaslarına yönelik çalışma yapması talep edildi.
Yukarıda izah edilen sebeplerden kaynaklanan sebeplerden ya da alkol ölçümünde kullanılan alkolmetre cihazlarında yaşanan problem ve hatalardan kaynaklanan yalancı pozitiflik durumunda, meri mevzuat gereği tekrar ölçüm yapmayan kolluk, vatandaşların mağduriyetine sebebiyet vermektedir. Uygulanan işlem sonucu nasıl bir yol izleyeceğini bilmeyen vatandaş, ilgili kolluk tarafından hastaneye sevk edilmemekte, tekrar ölçüm yapılmamakta, kandaki alkol miktarının tespiti amacıyla kan testi yapılmamaktadır. Bu durumda uygulamaya tabi tutulan kişinin , olayın hemen ardından çok fazla vakit kaybetmeden sağlık bakanlığına bağlı kamu ya da özel fark etmeksizin bir hastaneye, özel hastaneye, özel polikliniğe ya da laboratuara giderek ya alkolmetre ile ölçüm yaptırması ya da kan testi yaptırarak kandaki alkol miktarını ölçtürmesi hak ve menfaatine olacaktır.
T.C. DANIŞTAY ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas: 2017/3638 Karar: 2018/4323 Tarih: 26.04.18
Trafik ekiplerince yapılan denetimlerde kişilerin alkolmetre ölçümüne tabi tutulması halinde çıkan sonuca herhangi bir şekilde itiraz edemeyeceği, trafik ekiplerince sağlık kuruluşlarına sevklerinin yasal olarak zorunlu olmadığı, itirazın ancak mahkemelere yapılabileceği düzenlenmiş ise de; dava açma yolu ile işlemin hukuka aykırı olduğunu iddia eden davacıların itiraz ve iddiaları değerlendirilirken, trafik ekiplerince veya Cumhuriyet Savcılığınca herhangi bir sevk olmaksızın kendi imkanlarıyla aldıkları raporların da hak arama özgürlüğü açısından yargılamaya esas alınması gerektiği, kaldı ki; hukuken aksi ispat edilene kadar doğru olarak kabul edilmesi gereken ve maddi gerçeğe ulaşmada delil niteliği taşıyan bu raporların yargı merciince gözardı edilmesinin mümkün olamayacağı ve böyle bir değerlendirmenin yapılmamasının hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Yukarıdaki yüksek mahkeme kararına ve Kamu Baş Denetçiliği kararına da yansıdığı üzere, yönetmelikte bulunan usuli eksikler vatandaşın mağduriyetine sebep olmaktadır. Bu sebeple bu durumu yaşayan vatandaşların öncelikle hak arama özgürlüğü amir hükmü uyarınca haklarını aramalarını, akabinde de gerekli mercilere yapılacak tüm başvuruları ve itirazlarını yapmaları gerekmektedir. Bu konuda detaylı bilgi ve hukuki destek almak isteyen vatandaşlarımızın ofisimizi aramaları faydalı olacaktır.