Hakaret suçu herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Türk Ceza Kanununda hakaret suçu seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Söyle ki, Bir kimseye şeref ve sosyal saygınlığını zedeleyecek şekilde somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada sövmek eylemlerinden birinin fail tarafından gerçekleştirilmesi halinde suçun maddi unsuru tamamlanmış olacaktır.
Hakaret suçunun daha fazla cezayı gerektiren halleri ise şunlardır.;
- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenirse,
- Mağdurun dini, siyasi, sosyal, felsefi görüş, inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından dolayı işlenirse veya,
- Suçun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi durumunda daha fazla ceza verileceği düzenlemesi mevcuttur.
Hakaret Suçunda Ceza İndirimi
Bunun yanı sıra hakaret suçundan dolayı bazı durumlarda cezanın indirileceği hususu kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Buna göre;
– Hakaret fiili haksız bir fiile tepki olarak işlenirse veya
– Karşılıklı olarak işlenmesi halinde ceza da indirim yapılacaktır.
Bütün bu hususlara ek olarak, hakaret suçu kasten yaralama eylemine binaen işlenmesi halinde sanığa herhangi bir ceza verilmeyeceği düzenlemesi de ceza kanunumuzda mevcuttur. Hakaret suçu kasten işlenebilen bir suç olup, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Ayrıca bu suça teşebbüste mümkün bulunmamaktadır. Hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenenler hariç, soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikayetine bağlıdır. Hakaret suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.
Hakaret suçu özel düzenlemeler içermekte olup, spesifik durumlarda kararlar bozulabilmektedir. Bu konuda hak kaybına uğramamak için ceza hukuku avukatından yardım almanız gerekmektedir.
Hakaret Suçu Davasında Örnek Yargıtay Kararı
Bu konuda örnek olarak Yargıtay’ın aşağıda yer alan kararını incelemekte yarar vardır.
T.C. YARGITAY KARARI
(Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Esas No: Karar No: YARGITAY . Ceza Genel Kurulu 2017/462 2018/221 Karar Tarihi: 15.05.2018 )
Mahkemesi:Asliye Ceza Mahkemesi
Sanık … hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı TCK’nun 129/3. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.06.2013 gün ve 483-451 sayılı hükmün, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 22.04.2015 gün ve 8133- 24194 sayı ile; “…Katılan … ve katılan …’ye yönelik hakaret suçu yönünden; katılan …’nin beyanında sanığın kendisine sadece ‘senin ne biçim oğlun var o… çocuğu’ dediği, o sırada katılan …’nin de olay yerinde olması ve duyabilecek durumda olması nedeni ile ve bu hususun tanık …’ın beyanı ile sabit olduğu, katılan …’nin beyanında ise sanığın katılan …’ye hitaben ‘şerefsizsiniz hepinizi sinkaf ettireceğim’ şeklinde hakaret ettiği, katılan …’nin ve katılan …’nin sanığa hakaret ettiğini dair delil bulunmaması karşısında, hakaret suçunun karşılıklı işlenmemesi nedeniyle sanık hakkında katılan …’ye ve Nuriye’ye yönelik hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 06.10.2015 gün ve 405-713 sayı ile ilk hükümde direnmiştir. Bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.01.2016 gün ve 430286 sayılı “onama ve bozma” istekli tebliğnamesiyle istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 146-1686 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, Yargıtay 15. Ceza Dairesince 06.04.2017 gün ve 3878-8823sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında hakaret suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümler ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nun 129. maddesinin 3. fıkrasının uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. İncelenen dosya kapsamından; Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanık ve müdafii ile katılanlar ve vekiline bozma ilamı ve duruşma günü davetiyesinin çıkarıldığı, davetiye tebliğine rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi üzerine yokluğunda yargılamaya devam edilerek aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan, müdafiin dinlenilmesiyle yetinilip önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK’nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.10.2015 gün ve 405-713 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,