Türk Ceza Kanunun 1. Maddesinde ceza hukukun amacı belirlenmiştir. Buna göre ; “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.” şeklindeki hükümle ceza hukukunun amacı düzenlenmiştir. Buna göre ceza hukuku; devletin, ceza yaptırımı tehdidi ile uygulanmasını sağlamaya çalıştığı emir ve yasakları kapsayan hukuk kurallarını ifade eder.
Türk Ceza Kanununda cezaların çeşitleri düzenlenmiştir. Buna göre; bir suçun karşılığı olarak uygulanacak cezalar hapis ve adli para cezası olarak öngörülmüştür. Hürriyete yönelik yaptırımlar hapis cezalarıdır. Hapis cezaları da kendi içerisinde ayrımlara tabi tutulmuştur. Buna göre kanunda; ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve süreli hapis cezası şeklinde ayrım yapılmıştır. Daha sonrasında süreli hapis cezaları da kendi içerisinde alt bir ayrıma tabi tutulmuştur. TCK’nın 49. Maddesinde süreli hapis cezaları, uzun süreli ve kısa süreli olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Uzun süreli hapis cezası hükmedilen cezanın bir yıldan fazla olmasıdır. Bir yıl veya daha az süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkumiyet halinde ise kısa süreli hapis cezasından söz edilmektedir. Kısa süreli hapis cezaları yerine şartları gerçekleştiğinde seçenek yaptırımlar ve tedbirler de uygulanabilmektedir.
Hükümlünün malvarlığına yönelen yaptırım ise adli para cezasıdır. Buna göre adli para cezası; işlenen suç karşılığında yasada yer alan sistem çerçevesinde belirlenerek mahkemece tayin olunan bir paranın devlet hazinesine ödenmesidir. Burada önemle belirtmek gerekir ki suç karşılığı tayin olunan adli para cezası, hükümlü tarafından müştekiye/mağdura ödenen bir para değildir. Adli para cezası devlet hazinesine ödenen, hükümlünün malvarlığına yönelik bir yaptırım çeşididir.
Hapis cezası hükümlünün ceza infaz kurumuna konularak özgürlüğünün sınırlandırılmasıdır. Hapis cezasının çeşitleri infaz süreleri ve infaz koşullarına göre belirlenmektedir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ölüm cezasının yerine ikame edilen, hükümlünün hayatı boyunca devam eden ve sıkı güvenlik rejimine göre infaz edilen hapis cezası türüdür. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası her ne kadar hükümlünün hayatı boyunca devam edecekse de, infaz kanununda yer alan düzenlemelere göre; belirli bir süreyi infaz kurumunda iyi halli geçiren hükümlü, koşullu salıverme hükümlerinden faydalanabilecektir. Müebbet hapis cezası da hükümlünün hayatı boyunca devam eder. Ancak müebbet hapis cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gibi özel bir infaz rejimine tabi değildir. Buradan anlaşılacağı üzere her iki hapis cezası çeşidi arasındaki fark, infaz rejiminde tabi oldukları kurallar bakımından kendisini göstermektedir. Yine bir başka fark koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanabilmesi için ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken iyi hal süresidir.
Kanun maddesine göre; “ bir aydan az, yirmi yıldan fazla olmayan hapis cezasına süreli hapis cezası” denir. Süreli hapis cezası da kendi içinde kısa süreli hapis cezası ve uzun süreli hapis cezası olmak üzere ayrıma tabi tutulmuştur. Süreli hapis cezasının bu şekilde bir ayrıma tabi tutulmasının önemi, kısa süreli hapis cezalarının infazı yerine başka bir işleme tabi tutulmasında kendini gösterir. Kısa süreli hapis cezaları belirli şartları taşıdığı takdirde seçenek yaptırımlara çevrilerek infaz edilebilmektedir.
Hukukumuzda modern ceza hukuku bağlamında hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik çeşitli kurumlar düzenlenmiştir. Bu kurumlar; ön ödeme, uzlaştırma, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklinde sayılabilir. Ancak söz konusu kurumlar her suçta uygulama alanı bulmaz; kanunda tanımlanan suç tiplerinde ve yine kanunda belirlenen faile ve suça yönelik şartlar sağlandıktan sonra uygulama alanı bulabilen kurumlardır.
Ceza hukukumuzda düzenlenen bazı suçlar şikayete tabi iken bazıları re’sen soruşturma ve kovuşturma konusu olmaktadır. Şikayete tabi suçlarda şikayet hakkı, kural olarak savcılık makamına veya kolluk birimlerine verilecek dilekçe ile kullanılmaktadır. Söz konusu şikayete tabi bir suç işlendiğinde, mağdur olan taraf kendisine tanınmış şikayet hakkını etkin bir şekilde kullanabilmek adına konusunda uzman bir avukat desteği almalıdır. Hukuka uygun ve açıklayıcı bir suç duyurusu savcılık makamının şüpheli hakkında daha hızlı soruşturma yapmasına olanak sağlar. Ceza hukukunun kanunda tanımlanmış suçlardan birini gerçekleştiren süjesine soruşturma aşamasında şüpheli, kovuşturma aşamasında ise sanık adı verilmektedir. Soruşturma aşaması savcılık ve kolluk makamınca yürütülen suç işlendiğinin öğrenilmesinden iddianame düzenlenmesine kadar ki süreci ifade eder. Bu süreç gizli olarak yürütülmektedir. İddianamenin düzenlenmesinden hüküm verilme aşamasına kadar ki süreç ise kovuşturma aşaması olarak adlandırılır. Burada suçun niteliğine göre görevli olan; asliye ceza mahkemesi, ağır ceza mahkemesi gibi mahkemelerde yargılama yapılır.
Ceza yargılamalarında avukatın rolüne bakılacak olursa; şüpheli/sanık olan süjenin vekilliğini üstlendiğinde kanun gereği müdafi olarak adlandırılmaktadır. Müdafinin görev ve yetkilerine bakıldığında, aktif şekilde şüpheliye/sanığa hukuki yardımda bulunma, yazılı veya sözlü şekilde şüpheliyi savunma, hukuka aykırılıkları bildirme gibi görevleri vardır.
Ceza hukuku, yaptırımları itibariyle bireyin özgürlüğüne doğrudan etki eden bir alan olması nedeniyle avukat ile temsil bu anlamda oldukça önemlidir. Netice itibariyle soruşturma aşaması ile başlayıp önemli ölçü de hak ihlali gündeme geldiğinde bireysel başvuruya kadar uzanan bu süreç zor ve karmaşıktır. Ceza yargılamalarında mağdur bakımından asıl amaç, kaybın telafisi ve mağdurun en azından vicdanen tatminini sağlamak iken, şüpheli ya da sanık bakımından özgürlüğünün korunması, haksızlığa uğramaması ve orantısız yaptırımlara maruz kalmamasıdır. Hem mağdurun hem de şüpheli/sanığın amaçlarının en etkili şekilde gerçekleştirilmesi için ceza hukuku konusunda uzman bir avukattan destek alınmasında fayda vardır.